Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımzın Fatihin emanetine sahip çıkması

Bismillahirrahmenirrahimve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm” – Rahman ve Rahim olan Hz. Allah’ın adıyla – Salat ve selam kulu ve resulü olan Muhammed aleyhi selamın ve ashabının ve dahi ümmetinin üzerine olsun (Besmele ile başlanmayan her iş eksiktir)

Değerli okuyucular,

Bu dilekçemi uzun zamandır gerektiği kadar alaka görmeyen bir konu üzerine ilgi çekmek için kullanmak istiyorum. Ecdadımız, Fatihin emaneti olan Ayasofya’nın hala bir müze olup vakfiye maksadına uygun olarak kullanılmamaktadır.

İnternette Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün bir yazısına rastladım ve çok etkilendim (http://www.haber5.com/guncel/ayasofya-vakif-senedi-ve-fatihin-lanet - linkinde Prof. Dr. Ahmet Akgűndűzűn yazısını okuyabilirsiniz).

Fatih sultan Mehmet’in vakıf senedinde yazdıkları dikkatimi çekti, güzeller güzeli ve yüceler yücesi peygamberimiz (s.a.v.) müjdesine mazhar olmuş bu mübarek zat, Ayasofya’nın her daim Müslümanların bir ibadethanesi olarak kullanılmasını dilemiş ve bu konuya Ayasofya Vakıf senedinde değinmiş. Ve dahi bu vakfenin amacından çıkarıldığında o kişilerin hakkında beddua etmiş, fakat bu vakfeye sahip çıkanların da sevabının yüceler yücesi Hz. Allah tarafından verileceğini hatırlatmış. Ne yazık ki,  internette uzun bir araştırmadan sonra bu konun sahipsiz bırakıldığını öğrendim, T.C. Başbakanlık vakıflar Genel Müdürlüğünden, Genel Müdürümüz sayın Dr. Adnan ERTEM, kısaca bu konuda şunu demiştir:

İstanbul'daki Ayasofya Camii

Bir gazetecinin İstanbul'daki Ayasofya Camisi'nin durumunu sorması üzerine Ertem, buranın Fatih Sultan Mehmet Vakfı olduğunu hatırlatarak, "Benim bu konuyla alakalı verdiğim demeç, İstanbul'daki Ayasofya Camisi vakfiyesine göre camidir ve cami olarak ilelebet yaşayacaktır. Bizim Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak amacımız vakfiyesine uygun hayatiyet vermek. Ama burada karar merci biz değiliz. Karar merci olduğumuz noktalarda adım atıyoruz. Ama karar merci olmadığımız noktalarda takdir edersiniz ki adım atmamız mümkün değil. Biz sadece oranın durumunu söylüyoruz ki bu da herkes tarafından kabul ediliyor oranın cami olduğu, cami olarak vakfedildiği. Ama karar merci biz olmadığımız için çok fazla o konuda bir şey söylemek istemiyorum" dedi. Ertem, İstanbul'daki Ayasofya'nın Bakanlar Kurulu kararıyla müze yapıldığını ancak İznik ve Trabzon'daki Ayasofyaların Bakanlar Kurulu kararı olmadan farklı amaçlarla kullanıldığını kaydetti. ( http://www.vgm.gov.tr/haberdetay.aspx?Id=78 - T.C. Başbakanlık vakıflar Genel Müdürlüğü websitesinden)

 

Sizden ricam, bu dilekçeden imzanızı mahrum etmeyin ve etrafınızdakiler bildirin. Benim yardımımdan ne olur demeyin, bakarsınız yüce rabbimizin izni ile maksadımıza ulaşırız ve desteğin sevabına nail oluruz inşallah. Önemli olan bu konunun yayılması ve inşallah şu anki iktidarın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün dikkatini çekmesi ve bu konuyla alakadar olmasıdır.

Size beni etkileyen o Vakfiye Senedinin ve bir nevi Fatihin kendi ağzından gelen bir kaç cümlesi:

Nefis kilise Ayasofya, kıyamete kadar cami olarak vakfedilmiştirAllah’a ve ahirete iman eden hiçbir kimse için; sultan olsun, melik olsun, vezir olsun, bey olsun, şevket ve kudret sahibi biri olsun kısaca insanlardan hiçbir kimse için, bu vakıfları eksiltmek, bozmak, değiştirmek, tağyir ve tebdil etmek, vakfı kendi haline bırakıp terk etmek ve fonksiyonlarını ortadan kaldırmak, asla helal olmaz.

Kimbu vakfın şartlarından birini değiştirirse veya kanun ve kurallarından birini tağyir ederse (başka şekle sokarsa); vakfın değiştirilmesi ve ibtali (batıl, geçersiz olması) için gayret gösterirse; vakfın ortadan kalkmasına veya maksadından ve amacından başka bir amaca çevrilmesine kastederse, vakfın temel hayır müesseselerinden birinin yerine başka bir kurum ikame eylemek (temel müesseselerden birinde taviz vermek), açıkça büyük bir haramı işlemiş olur, günah olan bir fiili irtikap etmiş olur.

Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti böyle yapanların üzerlerine olsun.
Ebediyen cehennemde kalsınlar,
Onların azapları asla hafifletilmesin,
Onlara ebediyen merhamet edilmesin.
Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse vebali ve günahı üzerine olsun.
Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir.

Allah’ın huzuruna çıkacağını, o gün hiçbir nefsin bir diğer nefis için hiçbir şeye malik olamayacağını ve o gün her şeyin dizgininin Allah’a ait bulunacağını hatırlasın.

Bütün bunlardan sonra, vakfın ecr ü mükâfatı Hayy ve Kerim olan Allah’a, O’nun rahmetine, herkesi kucaklayan ihsanına, nimetine ve büyük fazlına aittir.

Hiç şüphe yoktur ki, Allah güzel amel işleyenlerin (iyilik yapanların) ücretlerini zayi kılmaz.”

Umarım sizde ecdadımız Fatihin sözlerinden etkilenmişsinizdir saygılarımla kardeşiniz,

Isa Parlar,

Hollanda, Helmond Şehri, 01-04-2014

Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımın Fatihin emanetine sahip çıkması